Uzun zamandır izlemek isteyipte izlemeyemediğim bir film daha. Hani holivud yapımlarına biraz ara vermiştim. Hatta normalde holivud işin içine uzakdoğuyu karıştırdı mı pek hoşuma gitmezdi. Aslında hala gitmiyorda neyse. Galiba Kore’yi Japonya’yı iyi benimsedim. Bizimkiler diyesim geliyor 🙂

Gelelim filmimize. Aslında pek bir alışık olduğumuz konudur bu ölüm makinası ninjalar. Sessizce yaklaşır işinizi anında bitiriverirler. Öyle bir eğitim almışlardır ki akıl mantık ermez. Tanıdık bir yüzün canlandırdığı Raizo karakteride küçük yaşta yetim kalıp “Uzumu” denilen bir klanın “Suikastçi Ninjalar” yetiştirdiği merkeze getirilir. Kendisinden yani Raizo’dan çok şey bekler bu klanın “Babası” ve aslında beklenildiğinede değer, taki Raizo aynı klandan Kriko adlı bir kızla arkadaş olmaya başlayıncaya ve bu kıza olanlara kadar. O zaman içine intikan tohumu ekilir ve bu tohum ona verilen bir görev sonrasında saklandığı yerden başverir. Bir yandan peşinde “Uzumu” bir yandan polisler derken 3, 2, 1 action!

Raizo’yu canlandıran aktöre tanıdık bir yüz demiştim. Evet o gerçekten biz G. Kore severlerin çok yakından tanıdığı bir isim Bi/Rain. Kendisini ikinci kez holivud semalarında izliyorum ki zaten bu ikinci filmi ancak bu sefer başrolde kendisi. Bilmeyenler için ilki “Speed Ricer” ki yine aynı yönetmenin. Açıkçası kendisi ekrana yakışan bir insandır bu filmde de çok güzel, bu güzel insandan yararlanmışlar hani. Sanırsam bayan hayran kazanma yolunda da baya bir ilerlemiştir Rain efendi. Oyunculuk açısından pek bir övemeyeceğim çünkü öyle şahane bir performans sergilemesi gerekmiyordu zaten. Sadece eminim ki filmin dövüş sahneleri için çok çalışmıştır aslında oda gerekirdi çünkü gerçekten zorlu sahneler olduğunu düşünüyorum.

Perişan Bi!! 🙂

Film inanılmaz bir görsellik sunuyordu bence. Kendi kulvarında övgüyü hak edecek şekilde bir efekt ve kamera kullanımı sezdim. Aslında biraz daha beklentim fazlaydı hani malumunuz yönetmen The Matrix’in yönetmeni olunca. Ancak hayal kırıklığınada uğramadım. Özellikle ninjaların gölgede saklanıp ortaya çıkışları ve yakın geçen sivri uçlu kesici, parçalayıcı ve de bol kan akıtıcı aletlerin ortalarda salındığı zamanlar baya güzeldi.

Anlayacağınız üzere film baya kan revan içinde geçiyor. Hatta bir çok yerde Rain beyfendinin vücudunun kısmii yerlerindeki açık yaralara bir zoom yapılmış ki çok güzeldi. Öhöm Rain’nin kısmii yerleri değil o yerlerdeki yaraların gerçekliğinden bahsetmekteyim 😀 Ancak ve ancak (kocaman yazmak isterdim de malumunuz bir şekil bir düzen var) hayatımda hiç bu filmdeki gibi bir renkte kan görmedim. Yani dikkat çeksin birazcık nasıl desem anime havası olsun diye mi yapmışlar emin değilim ama “filmdeki herşeyi gerçeğe yakın yaparken kanın renginide tuttursaydın” dedim içimden. Haa çok kötümü hayır kesinlikle değil. Emin olun aldırış etmiyorsunuz.

Birde filmde Sung Kang var diye çok sevinmiştim. Fast & Furious serisinin Tokyo ayağında Drift olaylarının döndüğü kavşakta ölen Han karakteri ile sevmiştim 😀 Ancak biranda filme girdi ve sonuna kadar çıktı. Fast & Furious da tek bağlandığım karakterdi, böyle babacan tavırları ile canım abicim diyerek izlemiştim. İşte o filmde böyle acı hatıram vardı dedim “Oh bu sefer izlemeye doyarım” ancak öyle olmadı ve daha ilk sahnede “Tschüss” dedik kendisine.(Film Berlin’de geçiyorda) Tek hayal kırıklığımdı.

Yani sonuç olarak severek izledim. Ancak öyle heycan meyecan duymadım film çok açıktı. Senaryoda gizli saklı yoktu gayet net olacakları tahmin edebilirsiniz. Birde şöyle bir uyarı yapayım fazla kanı, ellerin kopması kafaların yarısının uçması gibi şeyleri kaldıramıyorsanız izlemeyin. Şayet nefret edersiniz. Rain’in güzel suratı bile sizi ekran başında tutamaz. Gözünüzü kaparsanızda hiç bişi anlamazsınız. Neyse yine çok konuştum. Bu film için bu kadar. İzlemeniz temennisi ile Buyrun fragmanı.