Eğer o bahse girmeseydim, bu hikaye muhtemelen yaşanmamış olacaktı. Yazı mı tura mı?
İsmi ile kalbimi felç etti. Sonra oyuncularına baktım kimi göreyim Kenichi Matsuyama!!!! OMG ! Tamam onun muhteşemliğinden falan sonra ayrıca bahsedelim. Blogum +18 uyarısı içermiyor 😀
Yalnız ben direk filme dalıverdim. Genellikle yaptığım bir şey değildir bu. O zaman ne yapalım. Kısaca özetleyeyim. Şimdi efendim elimizde Naomi (Maki Horikita) adında bir genç kız var. Uluslararası deniyor ancak işte Amerikan Kolejinde okuyor. Tokyo American School gibi bir şeydi tam adı neyse geçelim biz orayı. Bu kızımız merdivenlerden yuvarlanır ve gözünü ambulansta açar yanında kim mi var? Yuji ( Tabi ki Kenichi ) 🙂 Yalnız bir sorun var. Kız geçmişe dair 4 senesini hatırlamıyor. Ve etrafında tam üç erkek Mirai, Yuji, Ace. Lisede hafızanızı kaybettiğinizi düşünsenize. Vaovvv! Kenichi ile tanışacaksam ne ala 😀
Şakası bir yana Naomi’nin yaşadığı bu hafıza kaybı hayatını zora mı sürükleyecek yoksa her şeyi yoluna sokacak olay bu mu? İzleyin görün. Ben izledim gördüm 😛
Şimdi gelelim şahsi zırvalıklarıma. Öncelikle ben Maki Horikita’yı sevmem. Bana inanılmaz donuk bir kızmış gibi gelir. Ki aslında bu zamana kadar izlediğim Maki öyleydi. Bildiğiniz kalas cinsten. Ancak bu filmde zincirlerini kırdığını fark ettim. Belki nedeni Ken’dir 🙂 Bir kere öpüşüyor yani. Tepkim ” Aman tanrım bu kız öpüşebiliyormuş. Gerizekalı o zaman neden Hana Kimi’de Oguri’yi öpmedin! Mal!” evet gerçekten bunu böyle söyledim filmi dondurduğum ekranıma doğru 🙂
Film Amerika, Japonya ortak yapımı ya Japonya’sını unutun fazlaca Amerika usulu sadece arada bolca japonca var, tanıdık japon oyuncular var. Hani bu iki ülke yan yana gelince ağır basan taraf her zaman ABD oluyor da işte Ken olunca onu bile sallamadım.
Filmde illaki ingilizce olmak zorunda. Bizim Japonlarda şakır şakır konuşmalı haliyle. Ama nasıl olmuş diye sormayın. Abi çok kötü ya. Resmen işkenceydi Maki’nin ingilizce konuşması. Hani biri seslendirmiş gibi, değil gibi. Ondan o ses o kelime çıkmaz gibi. Ne bilim izleyin karar verin 🙂
Ve ve yine ikinci elemanımız var. Ama bu sefer enteresanlık var. Böyle bir aşk dörtgeni yaşanıyor ( Gerçi sonra üçe düşüyor yine ) ama öyle böyle değil ya. Zort! Arada kalıyorsunuz. Hani sonu hem tatmin edici hem arada bırakıcı cinsten. Güüzeeelll!!!
Filmde en hoşuma giden şey ise ki baya önemde taşıyor. CD’ler. Evet açık vermiyorum sadece bu kadarını söylüyorum.
Birbirlerine teşekkür edip, önemli olmadığını söyledikleri bölümüde unutmamak lazım. Tabi ki Naomi ve Yuji’nin 😀 Filmin en güzel sahnelerindendir. İki kez izledim galiba. 😛
Ah birde çekim tekniği inanılmaz hoşuma gitti. Özellikle benim gibi fotoğrafa düşkün bir insan için çok güzel yerler vardı. Hani duygularıma tercüman olabilen cümleler ve eylemlerle doluydu.
Yine çok uzattım. Hatta belkide bazılarınız nefret edeceği cinsten ön bilgi içerdi ama kendimi tutamadım işte. Ha bu arada fark ettim filmin çoğunu Kenichi için izlemişim her şeyi ona bağlamışım aferin bana. Yalnız yakında onun baba olacağını bilmek aklıma her geldiğinde solumu feci acıtıyor oy oy üstelik eşini düşündükçe daha fena oluyorum 😀 Bu konuyu kapatabilir miyiz??? 😀
Tamam evet şu dakika itibari ile bitti 😀 Kenichi ile tabi ki 😀
PS Bir kitabıda olduğunu biliyor musunuz? Filmin kitabını yapmışlar 😛 ( Şaka ciddiye almayın dün Jey Leno’da duydum espriyi 😀 ) Tamaammm. İşte Fragman;